Fizyoterapide, insanların uzun vadede hareket ve fonksiyonel kabiliyetlerinin en yüksek kapasiteye çıkarılması, bu var olan kapasitenin sürdürülebilmesi, geliştirilmesi ve iyileştirilmesi hedef alınır. Fizyoterapist, insanların hareket ve fonksiyonları, yaşlanma, yaralanma, hastalık, bozukluk ya da çevresel faktörlerden dolayı tehlike altına girdiğinde, hayatlarının her aşamasında sağlıklı gelişim için yardımcı olmaya çalışır.
Hayatın içerisinde hastalık halini almadan önce alınacak tedbir ve yaşam şekli değişiklikleri ile koruyucu rol üstlenir. Bu süreçte, danışanlar eğitim ve farkındalık yoluyla seanslara dahil edilir ve kişiler sorunlarıyla kendi kendilerine başa çıkmayı öğrenirler.
Çocuk terapisi, çocuk odaklıdır ve ailenin iş birliğinin gerektiği ve sağlandığı bir süreçtir. En başta değerlendirme seansı ile ihtiyacı belirlenen çocuk, ailesi ile beraber etkin oyun odaklı terapi sürecinin içine girmiş olur. Çocuk terapileri, çocukların sağlıklı gelişimini sağlamak ve devam ettirmek amaçlıdır. Çocuklar için eğlenceli ve sağlıklı gelişimi arttıran seanslardır.
Oyun terapisinin temelinde, oyunun çocuğun kendini ifade etmesinin doğal bir yolu olduğu gerçeği yatar. Tıpkı pek çok yetişkin terapi türünde kişinin yaşadığı zorlukları konuşarak anlatması gibi çocuklar da duygu ve sorunlarını oynayarak ifade derler.” Virginia M. Axline
Çocuğun dili oyundur. Çocuk, yaşadığı tüm duyguları, zorlukları, yaşamı anlama ve anlamlandırma çabasını oyuna yansıtır. Bazen yaşadığı zorluklar o kadar içinden çıkılmaz, çözülmez bir hal alır ki, işte orada güvenli bir ortama ve bu zorluklarda ona destek olacak güvenli bir ilişkiye ihtiyaç duyar. Oyun terapisi yaşanılan tüm zorlukları aşmak için kullanılan bir yöntemdir.
Oyun terapisti, çocuğa yaşadığı duygu çatışmalarını oyunlarla paylaşabileceği güvenli bir alan açar. Kurulan güvenli ilişki içerisinde çocuk kendini keşfeder. Oyun ve oyuncaklar aracılığıyla kendini, duygularını, yaşadığı çatışmaları anlatır. Terapist oyuna yansıtılan mesajları analiz ederek, çözüme giden yolda çocuğa eşlik eder, ilişkide iyileşmeyi sağlar. Bu iyileşme hali ile çocuğun gelecekte yaşayabileceği yeni zorluklara karşı çocuğun güçlenmesine destek olur. Yaşanılan zorluklar öfke, hayalkırıklığı, kıskançlık gibi yoğun duygular ya da travmalar olabilir. Oyun terapisi bağlanma sorunları, ayrılma anksiyetesi, alt ıslatma, kaka kaçırma, iletişim problemleri, yas, boşanma, depresyon, kaygı bozuklukları, istismar, uyku problemleri, okula uyum sorunlar vb. bir çok zorlanmayla çalışır.
Oyun terapisi ile çocuk yaşadığı karmaşadan terapistinin ve ailesinin desteğiyle güçlenerek çıkar. Özgüveni artar. Hayata ve hayatın getireceklerine karşı donanımlı olur.
Her gün çevremizi deneyimler ve çevremizden gelen duyusal bilgileri yorumlarız. Bu bilgilerin geldiği duyular: görme, işitme, dokunma, tat, koku, denge ve hareket duyusu (vestibüler duyu), ve kas ile eklem duyusu (propriosepsiyon). Denge ve hareket duyumuz uzay boşluğunda nerede olduğumuzu ve başımızın yerçekimine göre nerede olduğunu bilmemizi sağlarken; kas ve eklem duyumuz ise bize ne kadar kuvvet uyguladığımızı ve vücut uzuvlarımızın vücudumuza göre nerede olduğunu bilmemizi sağlar. Bütün bu duyular bize kendi vücudumuz ve çevremiz hakkında bilgi sağlar. Beynimizin gelen duyusal bilgileri düzenlediği ve yorumladığı bu sürece Duyu Bütünleme denmektedir.
Çocukların çoğunda duyu bütünleme tipik çocukluk deneyimleri ile gelişir. Çocuklar bu duyusal deneyimler ile gelen duyusal girdiyi yorumlama, ayarlama ve uygun cevap oluşturmayı geliştirirler. Örneğin çocuklar; koşma, sallanma ve yuvarlanma gibi aktiviteler ile vücutlarının uzaydaki konumu hakkında bilgi kazanırlar. Bu kazanım ve bilgi onların dünyada güvenli bir şekilde gezinmelerine yardımcı olur. Örneğin; yolun karşı tarafına güvenli bir şekilde geçmek. Bununla birlikte bazı çocukların duyusal bilgiyi düzenleme becerisi olması gerektiği gibi gelişmeyebilir. Bunun sonucu olarak; oyun, giyinme, yemek yeme ve sakin kalabilme gibi günlük yaşamlarında zorluklar ortaya çıkabilir. Bu durum çocukta duyu bütünleme ile ilgili problemler olduğunu gösterir. Bu problem sıklıkla duyu bütünleme bozukluğu ya da duyusal işlemleme bozukluğu olarak tanımlanır
Theraplay, bağlanmayı, öz saygıyı, başkalarına güveni ve neşeli katılımı inşa etmek ve geliştirmek için bir çocuk ve aile terapisidir. Ebeveyn ve çocuk arasındaki eğlenceli, sağlıklı etkileşimin doğal kalıplarına dayanır ve kişisel, fiziksel ve eğlencelidir.
Theraplay etkileşimleri, ebeveyn-çocuk ilişkilerinde bulunan dört temel niteliğe odaklanır: Yapı, Katılım, Yetiştirme ve Zorluk.
Theraplay uygulayıcısının desteğiyle ebeveynler, çocuklarıyla, kendilerini güvende hissettirecek, sosyal katılımı artıracak, uyarılma düzenlemesini genişletecek ve hem çocuk hem de ebeveyn için olumlu benlik saygısının gelişimini destekleyecek şekilde oynamayı öğrenirler.
Tedavide, Theraplay Practitioner, ebeveyne ve çocuğa eğlenceli, eğlenceli oyunlar, gelişimsel olarak zorlayıcı aktiviteler ve şefkatli, besleyici aktiviteler aracılığıyla rehberlik eder. Birbiri ile bu şekilde c-vakit geçirebilmek, ebeveynin çocuğun davranışını düzenlemesine ve çocuğuna sevgi, neşe ve güvenliği iletmesine yardımcı olur. Çocuğun kendini güvende, önemsendiğini, bağlı ve değerli hissetmesine yardımcı olur.